Sık Sorulan Sorular Title

Günümüzde birçok kişinin en çok ürktüğü durumların başında diş hekimi randevuları gelmektedir. Hiç diş hekimine gitmediği gibi, tedavisini önemli safhalarda yarım bırakmak zorunda kalan birçok hasta vardır. Bu korkunun en büyük nedenleri arasında çevre veya aileden gelen yanlış anlatımlar, kötü bir tecrübenin yaşanmış olması, çocuk yaşlarda kendisinin veya çevresinin yaşadığı problemler, duyumlar, izlenimler hasta için bir endişe unsuru oluşturabilir. Geçmişten gelen hekim kaynaklı sorunlar olumsuz etki oluşturabilir.

Yaşam biçimimiz diş ve kalp sağlığı üzerinde çok etkilidir. Mikropların akıllı olduğu ispatlanmıştır. Pazar günleri, geceleri ve özellikle bayramlarda diş fırçalama alışkanlığı olmayan bireylerde zaten ağız bakımı da olmadığı için, vücudumuzun direncinin de düşmesi ile (uykuda savunma sistemleri eksildiğinden) mikropların diş ve diş etlerinde ağrı oluşturma riski çok yüksektir.

Sağlık diş eti açık pembe renkli, portakal kabuğu görünümlü, dişleri kök başlangıcında saran ve muntazam diş eti sınırları olan kırmızılık, şişkinlik, ödem ya da enfeksiyonun olmadığı, diş eti çekilmesi ve diş eti kanamasının da görülmediği, ağız kokusununda oluşmadığı, sağlam, sert görünümlü bir dokudur.

Diş hekimliğinde kullanılan aletler çok pahalıdır ve genellikle tek kullanımlık değildirler. İşte burada sterilizasyon ve dezenfeksiyon kuralları işler. Aletler sterlizatörde veya otoklavda steril edilmeli ve öldürücü virüslere karşı (AIDS, Hepatit) güçlü kimyasal solisyonlar, dezenfektanlar kullanılmalıdır.

Dişi en kısa zamanda bulup içinde su, süt veya oksijenli su dolu temiz bir kaba bu dişi koyarak hızlıca diş hekimine giderek hekim aynı boşluğa reimplantasyon (dişi temizleyerek aynı pozisyon ve aynı uzunlukta bu boşluğun içine yerleştirme işlemi) uygular. 1-2 ay sonraki kontrolde ilaç tedavisi (antibiyotik, ağrı kesici) desteği ile de hekim kontrolünde kök zarar görmemişse %95 başarı oranı vardır.

5 yaşından itibaren her 6 ayda bir uygulanabilir. Diş hekimi tarafından özel uygulama kaşıkları içinde veya fırça ile akıcı topikal jel, sıvılaştırılmış krem dişlerin üzerine 2-4 dk uygulanır. Diş üzerinde fluorid birikimi uygulamanın ilk dakikasında gerçekleşir, minenin tüm gözeneklerine aynı oranda uygulanmalıdır. Uygulamadan sonra yarım saat birşey yenilip içilmemelidir.

Tabii ki en önemlisi; hamilelik öncesi diş hekimine gidip muayene olmaktır. Hamilelik sırasında röntgenden uzak durmak tavsiye edilir ve ilk 3 ay ile son 3 ay diş çekimi operasyonunda lokal anestezi yaptırmamak gerekir. Diş çekiminde en uygun olan dönem 3-6 aylık periyottur. Hekim kontrolünde dolgu ve temizlik gibi işlemler her dönem yapılabilir.

Evet normaldir ve sadece bu dönemde görülen diş eti hastalığı vardır. Hamilelik döneminde diş eti şişmesi, ödem, kızarıklık, hassasiyet, kaşıntı ve kanama gelişmesi yaygın bir şikayettir. İleri derecede kanamalı diş eti iltihabı ağız hijyeni olmayan ve tedavi edilmemiş çürüğü olan ağızlarda erken doğum, zayıf bebek doğuran hatta düşük sebeplerinden sayılır. Hamileliğin 3-6 aylık döneminde dolgu, kanal tedavisi, diş taşı temizliği ve kontrollü çekim güvenle yapılabilir.

Dişlerimin Çürümemesi için Ne Yapmalıyım?Hamilelikte Diş Hekimine Ne Zaman Gidilir? Eğer diş çürüğü mekanik olarak temizlenirse, kavitedeki mikroorganizmalar iyi temizlenmezse, dezenfekte edilmezse altta bırakılan çürük yapan mikroorganizmalar dolgu yapılan dişi tekrar çürütebilir. Ayrıca amalgam diye adlandırılan gümüş dolgular hala en sağlam dolgu olmasına rağmen dişe mekanik olarak tutundukları için dolgu ile diş arasından bakteri sızıntısı olabilir, dolgunun altında kolayca yeni çürük oluşabilir.

Kanal tedavisi; kök kanallarından geçen damar ve sinirlerin deformasyona uğraması sonucu buraların boşaltılıp temizlenmesi, burada koku yapan iltahabın giderilmesi ve de doku dostu maddeler ile doldurulması işlemidir. Başarılı bir kanal tedavisi yapılmış bir diş, iyi bir ağız hijyeni ve düzenli kontroller ile oldukça uzun süre ağızda kalabilir ama yine de mümkün olduğunca doğal sinire dokunmadan dişi kurtarmak en önemlisidir.

Ortodontik tedavide erken tanı, yani hekime erken gitmek önemlidir. Her zaman yapılabilir. Tedavi süresi 2-3 yıl kadardır ve genellikle ayda 1 kez kontrole gidilir. Tedavi bittikten sonra dişlerin iç tarafına retainer teller takılırsa dişler sabitlenir ve kolay kolay tekrar bozulmaz. Tedavi süresince diş hekimine giderek temizletmek ve düzenli olarak fırçalamak çok önemlidir.

Dişlerin yüzeyindeki gözenekli mine tabakasında oluşan renkli, organik ve inorganik maddelerin diş beyazlatma jelleri ile giderilmesi işlemidir. Diş etlerine koruyucu bir jel sürülmek şartı ile ve bir diş hekimi tarafından yapılırsa, beyazlatma işleminin bir zararı yoktur. Diş 3-4 ton beyazlatılabilir.

Hekim tarafından doğru yöntemlerde en az yılda 2 kez yapılması diş hekimliği açısından en doğru olanıdır ve kesinlikle herhangi bir zararı olmadığı gibi bugüne kadar zarar gören böyle bir vakaya rastlanmamıştır.

Diş çürükleri genelde dişlerin çiğneyici yüzeylerindeki fissür denen derin oluklarda başlar. Yeni sürmüş dişlerdeki koruyucu mine dokusu oluşumunu sonlandırmadığı için çürümeye daha müsaittir. Özellikle 6 yaş dişlerinin sürdüğü, 5 ile 12 yaş arası dişlere uygulanması faydalı olmaktadır. Bu koruma şekli hasta için kolay sıkıntı vermeyen, çürük oluşumunu önleyen birkaç dakikalık bir işlemdir. Üzerinde girinti çıkıntı olan her dişe uygulamak çürük oluşumunu minimuma indirir.

Implant çene kemiğine ve protezlere destek için yerleştirilen diş kökleridir. Yapılan implant tedavisinin kemik erimesini önlediği ispatlanmıştır. Titanyum denen bu yüzyılın en önemli buluşlarından olan malzeme, çene kemiğinin içine yerleştirilip bunu vücut kendi parçası olarak algıladığından reddedilmesi %99 oranında bir başarı ile mümkün değildir. Ağız hijyenine ve sigara tüketimine dikkat ederek, düzenli kontroller ile yapılan titanyum implantlar vücudun doku dostudur . Üzerine yapılan zirkonyum porselen dişlerle mükemmele yakın ağız, diş ve çiğneme sistemi oluşur.

Diş etlerindeki iltihaba bağlı olarak altındaki kemiğin erimesi sebebiyle diş etlerinde çekilme, dişlerin boyunda uzama oluşabilir. Dişlerin arasında boşluklar oluşabilir ve hatta zamanla açılmalar başlar, kemik desteği azaldığında dişlerde sallanma da başlayabilir. Bu bir tip diş eti hastalığıdır ve zamanla oluşan diş eti kanaması, diş taşları ve ağız kokusu ile birlikte oluşan hastadaki diş çekilmesinin (diş kaybının) önüne geçmek için hasta mutlaka acil önlem almalı ve bir an evvel diş hekimine giderek dişlerini düzenli temizletmelidir.

Özellikle (D Vitamini+Kalsiyum) kemik, diş ve diş etlerimizin güçlenmesini sağlar. Keçi sütü-peyniri, manda sütü-yoğurdu, tavuk (organik), kırmızı et, mantar, kabuklu deniz ürünleri, balık (omega3), somon, sarıkanat, hamsi D vitamini açısından çok besleyicidir. Öğlen güneşinde (Uv.) 15 dk. güneşlenmek kemik diş ve diş etlerimiz için çok faydalıdır.

Hazır gıdalar (fast food), ısıl işlem görmüş sucuk, salam, sosis, katkı maddeli hazır köfteler, tüm paket içinde satılan katkı maddeli et ürünleri, bal, reçel, marmelat, asitli-şekerli içecekler, yapay tatlandırıcılar, tüm meyve suları, meyve aromalı içecekler, filtre kahveler, Amerikan kahveleri, enerji içecekleri, marketlerde satılan renkli şekerlemeler, kurabiyeler, içinde glikoz, fruktoz şurubu ile monosodyum glutamat, renklendirici yazan tüm katkı maddeli yiyecek ve içecekler, beyaz ekmek, marketlerdeki dondurmalar, mısır-patates cipsleri, kakao oranı %70-%80 dışındaki bitter olmayan tüm çikolatalar, kolalı içecekler, ayçiçek yağı, mısırözü yağı bize zarar veren besinlerdir.

Diş sağlığı anne karnında başlar. Anne yaptığı zararlı alışkanlıklardan vazgeçerek (sigara, alkol gibi) ve düzenli ağız hijyeni, düzenli hekim kontrolü, dengeli beslenme ve 1 saat kadar aktivite (yürüyüş, yoga, yüzme gibi) ile hamilelik süresince ve sonrasında da sağlığına dikkat etmelidir. Süt dişleri daha çıkmadan, birkaç aylıkken, bebeğin yemeklerden hemen sonra steril gazlı bezle diş etleri, damak, yanak, dudak ve dili temizlenmelidir. Süt dişleri sürdükten hemen sonra bebeğe fırçalama alışkanlığı kazandırılmaya başlanmalı, parmak fırçaları tercih edilmeli, daha sonra da çocuk fırçalarına geçilmelidir.

Çene küçük, dişler daha büyük olabilir. Dişler düzgün çıkmayabilir. Erken süt diş kaybına bağlı olarak alttan gelecek olan daimi dişlerin yerleri korunmadığı için çapraşıklık oluşabilir. Genetik olarak da genetik kaynaklı çapraşıklıklar vardır. Aynı zamanda fazla yer tutan 20 yaş dişleri de çapraşıklık sebebi olabilir.

TAKİP EDİN
BLOG / DUYURU

ACİL DURUMLARDA HIZLI BİLGİ ALMAK İÇİN HEMEN ARAYIN